DİN ADINA İŞLENMİŞ HER CEMAAT SUÇUNUN SORUMLUSU DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIDIR!

Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı, 1924 yılında Atatürk’ün kurduğu bir kurumdur ve kuruluş amacı da yüzyıllarca dini duyguları sömürülen halkı dini açıdan aydınlatmak ve sahtekâr hocalara engel olmak amacıyla aydın din adamları yetiştirmektir. Yani kurulurken milleti cahillikten ve din istismarından kurtarmak için kurulmuştur. 

İlk başkanı da Kurtuluş Savaşı’nın kahraman hocalarından Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi olmuştur.

Atatürk, insanları yıllarca köhnemiş fikirlerle, cehaleti destekleyerek, dini kullanarak bilimi günah göstermeye çalışıp beyinlerinin uyuşturulmaması için aydınlanmayı destekleyip, hakiki dini insanlara öğretmesi için devletin bu kurumunu onurlandırmıştır.

Maalesef ki Atatürk'ün 1925'te bu yüzden kapattığı tekke, zaviye, tarikat ve cemaatler vefatının ardından yeniden meydan buldu ve özellikle AKP iktidarı döneminde devlet kurumları tarikat ve cemaatlere, çocuklarımız ise tarikat ve cemaat yurtlarına teslim edildi. Laik bilimsel eğitimimiz yok edilerek ülke yeniden şeyhler, dervişler, müritler yurduna dönüştü…

Diyanet İşleri Başkanlığı asli görevini unuttu ve cemaat yapılanmasının neden olduğu 6 yaşındaki kız çocuğuna yönelik son ahlaksızlık hadisesinde de utancından sessiz kaldı ve konu araştırılıyor, adalete güveniyoruz demekle yetindi.

Türkiye’nin kurtarıcı ve Diyanet dâhil tüm devlet kurumlarının kurucu önderine lanet okuyabilen Erbaş’ın suskunluk nedenlerinden birisi, muhtemeldir ki ‘oluşturduğu üst bürokrasi kadrosuna çokça İsmailağa cemaati mensubu yerleştirmiş olduğu’ savlarının gerçek olabileceğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka neden de hiç kuşkusuz tarikat ve cemaatlerin laik cumhuriyeti teslim alması gerçeğidir!

Söz konusu tarikat liderinin cenazesinde devlet her zaman tam kadro hazır bulundu ve Cumhurbaşkanı ‘fikri önderimiz’ dedi. İhvancı iktidarla birlikte devlet yönetimine Atatürk değil, tarikatlar yol gösteriyor” ifadelerini kullandı…

Ne diyelim yazıklar olsun…

Ancak şunu asla unutmasınlar ki bir gün gelecek tüm bunların hesabı sorulacaktır…

O gün çok yakındır…

Dr. Vecdet Öz