DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVMAK BU OLSA GEREK...

Saygıdeğer Dostlarım,

Hepinizin malumu olduğu üzere yıllardır çeşitli makaleler yazıyor ve mümkün olduğunca da doğruları işar etmeye çalışıyorum.

Konu devlet, ülkenin geleceği ve Atatürk olduğunda da ise ayrı bir hassasiyet ve gayret içinde oluyorum.

Amacım yıllarca görev yaptığım devlet kademelerinde edindiğim tecrübeler ışığında gelecek nesle rehberlik yapmak ve yanlış karşısında doğrunun yanında yer almaktır.

Lakin bunu yaparken bazen de doğrunun önünde engel teşkil ettiğine inandığım basiretsiz ya da kifayetsiz muhalif duruşlar karşısında ikaz görevimi de yerine getirmeye çalışıyor, doğal olarak da tepkiler alıyorum.

Bir taraftan trol saldırısına uğrarken diğer taraftan da aynı görüşe sahip olduğum Atatürkçü dostlarımın eleştirilerine maruz kalmak beni gerçekten çok üzüyor.

Biz akademisyenlerin görevi olanlarla olması gerekenler arasında köprü görevi görmektir. Bunu yaparken de her zaman objektif olmak ve ülkemizin geleceği için en doğru olanı ifade etmek zorundayız.

Eğer ki mensubu bulunduğunuz siyasi partiyi tabulaştırıp fanatik bir düşünce içinde eleştiriye açık olmaz da eksiklikleri ve yanlışları göz ardı ederseniz iktidardan ne farkınız kalır?

Son makalemde Millet İttifakı’nın anayasa çalışmasını eleştirdiğim için ne AKP’liliğim kaldı, ne bölücülüğüm, ne de hainliğim!

Seçimlere sadece 7 ay gibi kısa bir süre kalmasına rağmen ana muhalefet partisinin önceliği anayasa değişikliği ise ve seçmen de işin vahametinin farkında olmayıp bu kafayla seçim kazanılacağına inanıyorsa işimiz çok zor doğrusu…

Muhalefeti ve muhalif seçmeni ikaz ediyorum!

Bu süreçte muhalefetin yapması gereken tek şey vardır o da asla yan yollara girmeden ve iktidarın gündem tuzaklarına düşmeden sadece vatandaşın asıl sorunu olan açlık, sefalet, işsizlik, her geçen gün derinleşen ekonomik kriz, faizi ana parayı geçmiş ödenemez dış borç, rant, rüşvet, soygun, TÜGVA, TÜRGEV, Ensar ve İlim Yayma Cemiyeti gibi vakıflar ve bunlar aracılığıyla iç edilen ve yurt dışına kaçırılan paralar, adam kayırma, ilk okullara kadar sirayet etmiş uyuşturucu trafiği, kadına şiddet, çocuk evlilikleri, devletin her yanını sarmış olan cemaat tehlikesi, yurtlardaki rezaletler, sülale boyu saltanat, çifte maaşlar, büyük israf ve seçim güvenliği meselelerini gündeme taşımaktır…

Bunu yaparken de hesap verebilir olmak ve hesabı verilebilir adamlarla yola çıkmak gerekir!

Hem ihvancı hem Atatürkçü olunmaz!

Hem PKK’lı hem Atatürkçü olunmaz!

Anıtkabir’e kerhen giden Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarından yol arkadaşı olmaz!

Kirli suyla çamaşır yıkanmaz!

Tüm bunlara göz yumandan da Atatürk milliyetçisi olmaz…

Dr. Vecdet Öz