TÜRK HARF İNKILÂBI'NIN 94. YIL DÖNÜMÜ KUTLU, MAHİR ÜNAL'A DA KAPAK OLSUN!

Harf İnkılabı basit bir yazı değişiminden ibaret olmayıp, halkı okur- yazar yapmayı, Arap kültürünün etkisinden kurtarmayı ve çağdaş cumhuriyet bireyleri oluşturmayı hedeflemektedir.

İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda kararlaştırılan yeni harflerin 1 Kasım 1928’de TBMM’nde kabul edilmesi ve Harf İnkılabı’nın resmiyet kazanmasıyla birlikte Türk basınına yeni harfleri halka öğretme konusunda büyük sorumluluk düşmüştür.

1 Kasım 1928’den önce yeni harflerin uygulanması konusunda yaşanabilecek sorunları etraflıca tartışan Türk basını, 1 Kasım 1928’den sonra yeni harfleri halka öğretmede bir okul vazifesi görmüştür. Bu süreçte Yunus Nadi’nin Cumhuriyet gazetesi Harf İnkılabı’nın yılmaz savunucusu olmuştur.

Yeni harflerin kabulü tüm dünyada derin yankı uyandırmış, Türkiye’nin Batılılaşması yolundaki bu adımdan büyük memnuniyet duyulmuştur.

National Geographic Magazine 1929 yılında Harf İnkılabı’nı özel bir sayı ile dünyaya anlatırken, İtalyan Messaggero Harf İnkılabı’nı Türk rönesansı olarak değerlendirmiştir.

Harf İnkılabı nitelik itibariyle basit bir yazı değişiminden ibaret olmayıp, sosyal yaşamda, dil ve kültür hayatımızda köklü bir değişime zemin hazırlamayı hedeflemiştir. Bu değişiklik ile Türkiye cehaletle mücadelede önemli bir mesafe kat edecek ve Batılı bir devlet olmasının önündeki en önemli engeli yıkacaktır.

Harf değişimi konusunda aceleci davranmayan Mustafa Kemal, uluslararası takvim, saat ve rakamları kabul ederek, ağır ve emin adımlarla Latin harflerine geçileceğinin işaretini vermiştir.

Mustafa Kemal, bu önemli kültürel değişimi bir kültür merkezi olan İstanbul’dan başlatmayı, basının gücünden yararlanma açısından önemli görmüş, Dolmabahçe Sarayı’nda yürüttüğü çalışmaları sonucunda ortaya çıkan yeni harfleri, gerçekleştirdiği yurt gezileriyle halka tanıtmıştır. Halk bu köklü değişime hazırlandıktan sonra da, 1 Kasım 1928’de yeni harfler TBMM tarafından kabul edilerek kanunlaşmıştır.

Mustafa Kemal Türk milletine yeni harfleri öğretmeyi, herkesin bir vatandaşlık vazifesi olarak görmesini istemiştir.

1926 yılında Resimli Gazete, İkdam, Tevhid-i Efkâr ve Akşam gazeteleri Latin harflerine karşı çıkarken, 1928’de İkdam yeni harfleri halka öğretmek amacıyla kurslar açmış, Akşam gazetesi de yayınlarıyla Harf İnkılabı’nı destekleme yolunu seçmiştir. Basının ve basının usta kalemlerinin o dönemdeki en büyük kaygısı, yeni harflerle birlikte gazetelerin tiraj kaybı yaşayacağı endişesidir. Latin harflerini destekleyen Hakimiyet-i Milliye, Cumhuriyet ve Vakit gazeteleri ise tam aksi yönde düşünmekte, yeni harflerle birlikte okuryazar sayısının artacağına, bunun da matbuatta bir canlanma yaratacağına inanmaktadır.

Latin harflerine karşı olan basının, Latin harflerinden yana tavır almasında Mustafa Kemal’in yeni harfler konusundaki tavrı belirleyici olmuştur.

1928 yılında Harf İnkılabı’nı destekleme yolunu seçen basının yeni harfleri değişik yönleriyle değerlendirdiği görülmektedir. O dönem gazetelerinde yer alan yazılarda ağırlıklı olarak yeni harflerin öğreniminin Arap harflerine göre daha kolay olduğu ve bu sayede okuryazar oranının hızla artacağı konusu işlenmiştir. Basın, yeni harfler sayesinde Batı ile aramızdaki en önemli ayrılığın ortadan kalkacağı ve Türk milletinin Batılılaşma yolunda ciddi bir açılım sağlayacağı tezini de savunmuştur. Ayrıca basın yeni harfler sayesinde Türk dilinin yabancı etkisinden kurtarılacağı ve Türk dilinin sadeleştirileceği inancındadır. Basının, başlangıçta yeni harflerin uygulanması için gerekli olan süre konusunda görüş ayrılığı içinde olduğu göze çarpmaktadır. Yunus Nadi geçiş süreci için on yıldan fazla zamana ihtiyaç duyarken, Mehmet Asım uygulama ile birlikte düşüncesini değiştirerek, bu işin iki senede çözümleneceğine kanaat getirmiş, Necmettin Sadık böylesine önemli bir teşebbüste zaman ölçüsüne yer olmadığını savunarak, alfabeyi öğrettikten sonra alıştırma ile okuma yazmayı geliştirmenin mümkün olacağını düşünmüş, Falih Rıfkı Atay da, Arap ve Türk harflerinin uzun süre birlikte kullanılamayacağı düşüncesiyle, bu sürecin hızla tamamlanması gereğine inanmıştır.

Uygulama sürecinde basın mensupları, öncelikle yeni harfleri bilen öğretmen yetiştirilmesi, İstanbul şivesi esas alınarak bir imla lügatı yapılması ve yeni harflerle basılmış kitaplarla donatılmış bir kütüphane kurulması hususunda görüş birliği içinde olmuştur.

Yeni Türk harflerinin kabulü Avrupa’da da büyük ilgi uyandırmış, New York Times Harf İnkılabı ile Mustafa Kemal en büyük hayalini gerçekleştirdi derken, National Geographic Magazine Harf İnkılabı’nı konu eden özel bir sayı yapmıştır. Selânik’te çıkan Apogevmatini gazetesi Harf İnkılabı’nı dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir yenilik olarak değerlendirirken, İtalyan Messaggero Harf İnkılabı’nı, Türk rönesansı olarak görmüştür.

Harf İnkılabı zorlu bir süreci kapsamasına rağmen, dil birliğinin sağlanması, gerçek bir millet olma idealinin ortaya konması açısından önemli bir çabadır.

Mustafa Kemal’in Harf İnkılabı’nı hayata geçirme konusundaki kararlılığı, Türk halkının Türkiye’deki okuryazar oranının düşüklüğü ve yeni harfleri öğrenme konusundaki merakı, bu zorlu sürecin başarıyla aşılmasında etkili olmuştur.

Dr. Vecdet Öz

 

Kaynaklar:

Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cumhuriyet’in 80. Yılı Armağanı (1927-1929), C.22, (2007), Ankara, Kaynak Yay.

Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Haz: Utkan Kocatürk, (1999), Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yay.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri (1906-1938), C.II, (1981), Ankara, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yay.

Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, (1991), Ankara, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yay.

Atay, Falih Rıfkı (1955), Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri, İstanbul, Sel Yay.

Aydemir, Şevket Süreyya (1993), Tek Adam, C.III, İstanbul, Remzi Kitabevi.

Banoğlu, Ahmet Niyazi (1973), Atatürk’ün İstanbul’daki Hayatı (1899-1919-1927-1932), İstanbul, MEB. Basımevi.