YSK’YA TARİHİ UYARI!

Değerli YSK Üyeleri,

Sizlere; eski bir adli tıp hocası, devlette müsteşarlık kademesinde görev yapmış eski bir devlet adamı ve siyasi bir partinin genel başkanı sıfatıyla tarihi bir uyarı ve tavsiyede bulunmak istiyorum…

Çok yakında ülkenin kaderini belirleyecek bir seçim yapılacak ve maalesef ki bu millet sandık başına seçimlerin güven içinde yapılmasını sağlayacak en önemli kurum olan YSK’ya güvenin tartışıldığı bir ortamda gidecektir…

Bu durum ülkemiz ve yargı açısından son derece üzüntü duyulacak yüz kızartıcı bir hadisedir…

Daha önceki seçimlerde yaşanan talihsiz olaylar ve son anda seçim kanununda yapılan maksatlı tadilat nedeniyle oluşan bu güvensizlik ortamı, yapılacak olan seçimin meşruiyetine de gölge düşürmüştür.

Bunu bir nebze olsun ortadan kaldırmanın yolu, seçimlerden önce kaybolan güveni yeniden tesis etmek ve bu konuda üstün bir çaba harcamaktan geçer…

Bunun için başkanlığınız tarafından derhal bir basın açıklaması yapılarak seçim kanununun kişilerin keyfine göre çalınacak bir saz aleti olmadığı, YSK’nın hiçbir şekilde siyasi ayak oyunlarına alet edilemeyeceği ve hukuktan asla taviz verilmeyeceği en sert şekilde vurgulanmalıdır!

Bu açıklamayı pekiştirmek ve samimiyeti ortaya koymak için de başta parmak boyası ve oy pusulasında mühür zorunluğu olmak üzere seçim güvenliğine yönelik alınacak tüm tedbirlere ilişkin ayrı bir açıklama yapılmalıdır…

Bunun dışında kurumunuz sorumluluğunda olup aydınlatılması gereken bir hususu daha belirtmekte yarar görüyorum…

Seçimlerin yapılması ve adayların belirlenmesine ilişkin kanun son derece sarih ve hukukçu olmayan birinin bile algılayabileceği düzeydedir!

Hal böyleyken yanlışı doğru gibi göstererek bir algı yönetimi içinde toplumu yanıltma, yönlendirme ve buradan da bir mağduriyet yaratarak oy devşirme çabaları asla göz yumulmaması gereken bir hukuk istismarıdır. Bu duruma müdahale etme ve halkı doğru yönde irşat etme görevi de yine YSK Başkanlığına düşmektedir.

Hepimizin malumu olduğu üzere Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin yapılacağı tarih mücbir bir durum ortaya çıkmadığı takdirde 18 Haziran 2023 Pazar günüdür. Şimdiye kadar bu durumu değiştirecek herhangi bir haklı gerekçe ortaya çıkmamıştır ve bizler halen ısrarla seçimin zamanında yapılmasını gerektiğini savunuyoruz…

Buna rağmen Cumhurbaşkanı’nın sırf aday olamama endişesi yüzünden erken seçim gündeme gelmiş ve tüm hukuki koşullar zorlanarak seçimler komik bir şekilde sadece 38 gün erkene alınmıştır. Ne gariptir ki Millet İttifakı da önceden koymuş olduğu şart ve prensiplerini bir anda ayaklar altına alarak bu durumu itirazsız kabul etmiş ve keyfi bir dayatmaya biat etmiştir. Bu ilişki “Ekmeleddin vakası” gibi geçmişteki benzer olaylar da göz önüne alındığında son derece düşündürücüdür…

Elbette ki YSK olarak alınmış böylesi ortak bir siyasi kararı önleyici tasarrufta bulunmanız mümkün değildir. Lakin etik olmayan böyle bir dayatma karşısında izlenecek yol haritasının da mevcut yasaya uygun bir şekilde ifasını dikte etmek yine sizlerin görevidir. Zira burada CHP’nin buyurduğu gibi mağdur ifadesi RTE için değil hukuk ve bundan olumsuz etkilenen millet için geçerlidir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; seçimlerin 14 Mayıs Pazar günü yapılacağını, bu kararı alma yetkisinin tek taraflı olarak kendisinde olduğunu ve aday olup olmayacağı konusunda son kararı ise imalı bir üslupla ve adaylığından emin bir tavırla YSK’nın vereceğini ifade etmiştir. Ne demek istediğini elbette ki seçimlerden önce göreceğiz!

Artık meclisin devre dışı bırakılacağı ve Cumhurbaşkanı’nın üçüncü kez aday olabilmesi için gerekli olan 360 imzanın da toplanmayacağı kesinleşmiştir. Bu demektir ki Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olması dahi tartışılamaz ve YSK da bunun aksi bir kararı alamaz. Bu, sizlerin de bizlerin de bildiği kesin bir husustur.

Görünen odur ki, seçim kararı yasal olarak 14 Mart günü yani seçimlerden 60 gün önce Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girecek ve seçim takvimi işlemeye başlayacaktır.

Recep Tayyip Erdoğan da hukuk dışı ısrarına devam ederek seçim takviminin başlamasıyla birlikte başta o meşhur diploması olmak üzere gerekli evrakları hazırlayıp belirlenmiş olan günde adaylık başvurusunu yapacaktır...

İşte o günden itibaren ülkede ve tüm dünyada yeni bir tartışma başlayacaktır. Tartışmanın başlığı ise YSK ve alacağı tarihi karar olacaktır…

Bu karar dünya nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olup olmadığının göstergesi olacağı gibi ayrıca bundan böyle ülkemize gösterilmesi gereken itibarın müspet ya da menfi yönde belirleyicisi olacaktır…

Sizlerin tüm dünyayı ayağa kaldıracak böylesi bir dayatmaya ve hukuksuzluğa taviz vermeyeceğinizi umuyorum.

Aksi halde bu millet ve tarih sizleri affetmeyecektir…

Recep Tayyip Erdoğan’ı aday olmaması konusunda ikna etmeniz ve hukuku zora sokmadan ülkenin önünü açması yegane temennimdir…

Dr. Vecdet Öz