Mülteciler

İç savaş nedeniyle geçici olarak ülkemize sığınan milyonlarca kişi gerek ekonomik, gerek demografik ve gerekse güvenlik açısından ciddi bir sorun haline gelmiştir. Elbette ki bu konudaki insani ve vicdani sorumluluk göz ardı edilemez lakin yasaların ve imkânlarımızın elverdiği ölçü ve sürede olmak kaydıyla.

. Kontrolsüz ve ölçüsüz bir şekilde ulusal güvenliğimizi tehdit edecek boyutta, adeta bir kavimler göçüne dönüşmüş olan bu ciddi sorun hiçbir insani ve vicdani mazeretle göz ardı edilemez.

. Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasal bir devlettir ve kanunlarla yönetilir. Devleti yönetenlerin toplumsal ve ulusal sorumlulukları vardır. Ucunun nereye uzanacağı belli olmayan böylesi büyük bir sorumluluk alınmadan önce daha başından itibaren anayasanın öngördüğü şekilde referandumla millete sorulmalıydı. Böyle bir yola başvurulmadığı gibi “geçici koruma statüsündekilere” ve “düzensiz göçmenlere” kontrolsüz bir şekilde verilen vatandaşlıklar, gelecekte birçok sorunu da beraberinde getirecektir.

. Gelişmiş dünya ülkeleri de vatandaşlık vermektedir ancak bunu kişilerde önemli kriterler arayarak ve birkaç yıl süren uzun bir inceleme sonucu gerçekleşmektedirler. Öncelikli tercihleri; ülkenin ihtiyacı olan yetişmiş meslek grupları, akademik kariyer yapmış bilim insanları ve üretim ve istihdam imkânı yaratacak yatırımcı sermaye gruplarıdır. Vatandaşlık vermeyi düşündükleri kişiler vasıflı dahi olsa öncelikle oturma ve çalışma izni, daha sonra yapılacak uzun takip ve inceleme sonunda da nihayet vatandaşlık vermektedirler.

. Adalet Partisi olarak iktidar olduğumuzda hedefimiz gelişmiş ülke standartlarındaki bu uygulamayı yürürlüğe sokmaktır.

. Öncelikle geçici koruma statüsünde yer alan Suriyeliler arasından ülkenin ihtiyacı olan yetişmiş meslek grupları, akademik kariyer yapmış bilim insanları ve üretim ve istihdam imkânı yaratacak yatırımcılar haricinde olanları Suriye yönetimiyle görüşerek planlı bir şekilde biran evvel ülkelerine göndermek gerekir. Zira rejim muhaliflerinin yenilgiye uğradığı, iç savaşın bittiği ve ülkenin normalleştiği artık belli olmuştur.

. Verilen Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık belgeleri gelişmiş ülke standartları ve kriterleri göz önüne alınarak gözden geçirilmeli ve bunun dışında kalan tüm vatandaşlıklar iptal edilmelidir.

. Aynı durum Afganistan’dan ve diğer ülkelerden gelenler için de geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kararını Batı’nın verdiği bir sığınma kampı ve vatandaşlıkların sadece para transferi ile verildiği bir üçüncü dünya ülkesi değildir.

. İktidar olduğumuz gün ülkenin göçmen politikasına, gelişmiş ülkeler seviyesinde, ülke yararına milli bir standart getireceğiz ve bundan böyle her konuda olduğu gibi göçmenlerin de siyasi istismar ve oy amaçlı kullanılmasının önüne geçeceğiz.